Satranç’ın Tarihçesi
Satranç’ın Tarihçesi
Satrancın, zamanımızdan en az 4000 yıl önce Mısır’da oynandığına dair bulgular piramitlerdeki kabartmalarda bulunmaktadır. Yine Çin’de, Mezopotamya’da ve Anadolu’da oynanmaktaydı. Oyunun bugünkü adını alması, MS 3. – 4. yüzyıllarda Hindistan’da, oyuna ÇATURANGA denmesi ile başlar. Satranç ile ilgili ilk yazılı belgeler Hindistan’dan kalmadır. Daha sonra satranç İran’a, onlardan Araplara, Endülüslüler sayesinde de İspanya üzerinden Avrupa’ya yayılmıştır. Arap ve Avrupa el yazması kitaplardan sonra, İspanyol Lucena’nın ilk basılı satranç kitabında (1497) satrancın o zamanki yeni kuralları açıklandı.
Satrançın Çıkışı ile ilgili Efsane
Yaygın bir inanışa göre, Brahman Sissa (Dogu kaynaklarında Dehroğlu Safa) adında bir bilge, boş zamanlarını tavla oynamakla geçiren hükümdarı Balhait’i hem eğitmek hem de eğlendirmek için bir savaş oyunu buldu (M.S.5.yy). Bu oyunun yapısını aynen Hind ordusundan aldı. O zamanki Hind ordusu 4 kısımdan oluşuyordu:
1-Filler
2-Atlılar
3-Savaş arabaları
4-Yayalar
Brahman Sissa, sankrit dilinde “4” demek olan (çatur) sözcüğüyle “kısım” anlamına gelen (anga) sözcüğünü birleştirerek yeni bulduğu savaş oyununun adını koydu: Çaturanga
Sissa, hükümdarına oyunun kurallarını öğreti. Taşlar aşağı yukarı şimdiki satranç taşlarına benziyorlardı. En kuvvetli taş ordunun komutanı olan Şah yani Kral’dı. Vezir’de Şah’ın yanından ayrılmayan danışmanıydı, yalnızca çapraz birer kare oynayabiliyordu.
Hükümdar bu yeni oyunu o kadar sevdi ki; başka oyuna bakmaz oldu ve Sissa’yı ödüllendirmek istedi.
Sissa iki defa hükümdarın sağlığından başka bir dileği olmadığını söyledi. Hükümdar’ın ısrarı üzerine “satranç tahtasının karelerini buğday ile doldurun, yeter” dedi. Yalnız bir şartı vardı. “Birinci kareye bir, ikinci kareye iki, üçüncü kareye dört, dördüncü kareye sekiz, beşinci kareye on altı… ta ki 64 kare bitinceye kadar bir öncekinin iki katı buğday konulsun!”
Hükümdar Balhait, bu kadar basit görünen arzunun derhal yerine getirilmesini emretti. Hemen bir tabak buğday getirdiler. Daha 13. karede iken 4096 buğday tanesi gerekince, akılları başlarına geldi. Oturup bir bir hesap edince gördüler ki; bütün Hindistan’ın buğdayları bile Sissa’nın isteğini karşılayamaz.
264-1 = 18 446 744 073 709 551 615
Dehroğlu Safa (Sissa) öyle bir istekte bulunmuştu ki değil Hindistan’ın bütün dünyanın buğdayı bile bu sayıyı karşılayamıyordu. Böyle akıllıca bir istek o zamana kadar ne görülmüş ne de işitilmişti. Bu yüzden hükümdar, Dehroğlu Safa’yı daha çok takdir etti ve bulduğu savaş oyunu çaturangayı destekleyerek yayılmasına yardımcı oldu.
Başta ordu komutanları bu oyunu benimsediler. Savaşta uygulamayı düşündükleri strateji ve taktiği, satranç tahtası üzerinde prova etmekten zevk almaya başladılar ve çözülmesi zor problemler düzenlediler. İran’lı büyük şair Firdevsi ünlü”Şahname” adlı eserinde, komşu Hind hükümdarının İran şahına kıymetli bir satranç takımı hediye ettiğini ve çözülmesi zor bir satranç problemi sorduğunu İranlı bilginlerin bu problemi kısa bir sürede başarı ile çözdüklerini överek anlatır (M.S.6.yy).
Çaturanga İran’a girerken adını değiştirmiştir: Çatrang
Daha sonra Araplar İran’ı fethettiler. Bu arada satrancı da öğrendiler. Böylelikle oyunun adı Şatranç oldu. Bizde de bir süre Şatranç olarak kullanılmıştır.
Arapların satranca önem vermesiyle, bir çok büyük satranç ustası yetişti. Bunlar develerin üzerinde tahtayı görmeden (körleme) satranç bile oynayabiliyorlardı. Arabistan dünya satrancının merkezi haline gelmişti. El Stamma’nın “boğmaca matı” o zamandan kalmadır.
Musa bin Nazır ve Tarık bin Ziyad’ın cesur askerleriyle İspanya’ya geçen satranç oyunu, kısa bir sürede bütün Avrupa’ya yayıldı. Krallar, komutanlar, din adamları, şövalyeler, soylular bu oyuna büyük ilgi gösterdiler. Örneğin 1062 yılında yazılmış bir belgede, şövalyelerde şu özelliklerin arandığı görülmektedir. Ata binmek, yüzmek, ok atmak, kılıç kullanmak, avlanmak, şiir yazmak ve satranç oynamak.
Daha sonra Avrupa’da satranç en yaygın ve uluslararası şeklini bulmuş ve kuralları son ve kesin biçimini almıştır.
Dünyanın Satranç’a Bakış Açısı
Gelişmiş ülkelerde satranç oyunu ilkokul çağından itibaren öğrencilere ders olarak verilmektedir. Bunun sebebi bireylerin zeka gelişimini arttırmak aynı zamanda da geleceğe dair daha kendinden emin hamleler yapmasını sağlamaktır.
Satranç’ın Faydaları
* Satranç hafızayı geliştirir. Yapacağınız her hamlede hafızanızın daha çok çalışmasını sağlayabilirsiniz.
* Satranç bireylerin daha sağlıklı düşünmesini sağlar. Yanlış hamleden sonra bir daha aynı hatayı yapmamak için daha çok düşünerek bu yeteneğinizi geliştirirsiniz.
* Satranç hayal gücünü ve zekâyı geliştirir. Satranç bilindiği üzere zekâ oyunudur bir sonraki hamleleri düşünerek hayal gücünüzü geliştirirsiniz.
* Satranç mantıksal düşünmeyi sağlar
* Kişilerin özgüvenini arttırır. Bireyler hamleleri ile kendinden emin olmayı öğrenir buna bağlı olarak da özgüveniniz artar.
* Satranç konsantrasyonu arttırır. Rakibinizin yapacağı hamleleri dikkatle izlersiniz buda sizin konsantrasyonunuzu arttırmaktadır.
* Matematik hesap yeteneğini geliştirir. Bilindiği gibi Satranç oyunu hesap işidir hamleler hep matematiksel olarak yapılmaktadır.
* Satranç oynayan bireylerin okuma yeteneklerinin arttığı kesin olarak kanıtlanmıştır.
Satranç oynamanın yaşı olmaz her yaştaki bireyler için fayda gösterdiği yapılan bilimsel çalışmalar sonucunda kanıtlanmıştır. Ancak erken yaşta bu zekâ oyununu çocuklarınıza öğretmeniz onların daha başarılı olmasını ve kötü alışkanlıklardan uzak durmasına yardımcı olacaktır.